10 Şubat 2011 Perşembe

TRAKLAR

Traklar
Trakialar, Antik çağda bugünkü Trakya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan'da yaşamış, MÖ 4 yüzyılda Büyük İskender'in topraklarını ele geçirmesiyle asimile olmuş bir kavimdir

Herodot'a göre Hindulardan sonra dünya üzerindeki en kalabalık halk idiler Bu kavmin en önemli boylarını Odrüsler, Getler ve Daklar teşkil etmekteydi

  • Astai: Yıldız dağlarında oturmuş olanlar
  • Apsintiler: Enez doğusunda oturmuş olanlar
  • Binnai: Meriç'in orta ve aşağısında oturmuş olanlar
  • Bessalar: Rodop ile haimos arasındaki vadilerde oturmuş olanlar
  • Bettegerriler: Edirne civarında oturmuş olanlar
  • Bisaltlar: Akte yarımadasında oturmuş olanlar
  • Bistanlar: Ege kıyılarında oturmuş olanlar
  • Briantlar: Semadirek adası karşısında oturmuş olanlar
  • Danthaletler: Yukarı Vardar bölgesinde oturmuş olanlar
  • Darsiler: Aşağı vardar mecrasında oturmuş olanlar
  • Digerler: Rila vadisinin kuzeyinde oturmuş olanlar
  • Drugeriler: Orta Meriç bölgesinde oturmuş olanlar
  • Hedonlar: Aşağı vardar vadisinde oturmuş olanlar
  • Tynler: İğneliada ve midye bölgesinde oturmuş olanlar
  • Kainoiler: Marmara sahilinde oturmuş olanlar
  • Kebreniler: Arisbos çayı üzerinde oturmuş olanlar
  • Kikonlar: Biston gölü civarında oturmuş olanlar
  • Kovpiller: Dedeağaç bölgesinde oturmuş olanlar
  • Kalopothaklar: Enez'in güneyinden gelibolu yarımadasına kadar olan bölgede oturmuş olanlar
  • Ladepsoylar: Ergene vadisinde oturmuş olanlar
  • Mygdonlar: Axias ile vardar arasında oturmuş olanlar
  • Nipsoylar: Kıyılara yakın yerlerde oturmuş olanlar
  • Odomantlar: Aşağı vardar vadisinde oturmuş olanlar
  • Odrysler: Tunca vadisinden sahile kadar olan bölgede oturmuş olanlar
  • Paitler: Aşağı meriç'ten melas nehrine kadar olan bölgede oturmuş olanlar
  • Pieresler: Makedonya'dan sürülmiş olanlar
  • Pyrageriler: Arsuz bölgesinde oturmuş olanlar
  • Saioylar: Taşoz civarında oturmuş olanlar
  • Sapailar: Bistanis gölü ve rodopların içine kadar olan bölgede oturmuş olanlar
  • Satrailer: Rodoplarda oturmuş olanlar
  • Selletler: Balkanlarda oturmuş olanlar
  • Serdailer: Sofya civarında oturmuş olanlar
  • Setonlar: Pallene yarımadasında oturmuş olanlar
  • Sintoylar: Axias ile Vardar arasındaki dağlık bölgede oturmuş olanlar
  • Trallesler: Yukarı nestosta oturmuş olanlar
  • Hypsaltalar: Odryslerin komşusu olup Meriç bölgesinde yaşamış olanlar
Yazı kullanmadıklarından yazılı bir eser bırakmayan Trakialar'ın kökeni ancak Eski Yunanca'da anılan Trakça kelimelerle saptanabilmiş ve Hint-Avrupa dil ailesine ait oldukları belirlenmiştir Trakya bölgesinin her üç ülkesinde de, Trakialardan günümüze kalabilmiş tek yapılar olan kral mezarları yığma tepelere (tümülüs) rastlanır Öte yandan yapılan yeni araştırmalar sonucunda sunulan yorumlarda ise Trak'ların Prototürk halklarından olması muhtemeldir Prototürk kelimesi Öntürk anlamına gelmektedir

Bilindiği üzere Trakya'daki tümülüsler Ortaasyadaki kurganlara benzemektedirTümülüslerde Orta Asya geleneği olan kişinin atlarıyla gömülmesine rastlanılmıştır Traklarında Türkler gibi savaşçı bir kavim oldukları da tarihte yazılmaktadır ve bu kavim Türkler gibi eski Çağlara ait taş yapılı yerleşim yeri kalıntıları pek fazla bırakmamıştır
Traklar Türk 'ler gibi diğer medeniyetlerde asker olarak görev almışlardır ve benliklerini kaybetmişerdir Traklar (Roma İmparatorluğu) 'nda Türkler ise Kuzey Afrika, Çin ve Rusya Topraklarında benliklerini kısmen ve ya tamamen yitirmişerdir
Traklar aynı zamanda Troia (Troy, Truva) medeniyetinin de kurucusudur Troia şehri Trakların bir kısmına başkentlik yapmıştır Kral ve üst kesim burada yaşarken çiftçiler at yetiştiricileri ve asker aileleri başkente Trakya'dan hizmet etmekteydi Truva destanında şehirdeki üstün Trakya atlarının salıverilme operasyonundan bahsedilir Trakların atlardaki kabiliyeti bir kez daha Türkleri hatırlatmaktadır Troia svaşında is baş komutan general Turku'dur Trakya'daki Arda nehrinin adı Orta Asyadan gelmekte, şamanlar için kutsaldır Arda ismini kullanan hazar kökenli Türk Boyu kavmi lideri Ardahan şehri ile yaşamaktadır Truva savaşında ağır yara alan halkın bir kısmı buradan göç etmiştir ve kalanlar bir daha bölgeye eskisi kadar hakim olamamıştır Göç edenlerin gittikleri yer ise italya istikametidir Bu göçmenler orada yunanlılar tarafından arafından Tyrrhenoi veya Tyrrsenoi adlarıyla bilinmişlerdir Bu halk Büyük Roma İmparatorluğunun kurucuları olan Etrüsk'lerdir Türk, Trak , Etrüsk, Truva, İtalya' daki Tarch(u)na (Tarquinii bugünkü Tarquinia-Corneto) kenti görüldüğü üzere birbirlerine gerçekten benzemektedirler Etrüskler ile Türkler arasındaki bağlantının kanıtları ise şöyle sıralanabilir:Etrüsk dilindeki ve Türkçe’deki sözcük benzerlikleriDil benzerliği, Kültür ve Gramer, Runik Yazı, Ölümle ilgili adetlerdeki benzerlikler Etrüsk iskeletleri üzerinde ve Anadolu’da yapılan DNA testlerinin sonuçları Örneklerine yalnızca Anadolu’da rastlanan kulplu kazan gibi metalurji örneklerinin Etrüskler’de de görülmesi Etrüskçe’nin Türkçe gibi agglutinant bir dil olması Etrüsk yazısında kullanılan birçok yazı karakterinin Orta-Asya’da ve Doğu Anadolu’da rastlanan Proto-Türkler’e ait runik yazıdaki karakterlere eş olması Bu konuda Ünlü Tarihçimiz Kazım Mirşan önemli bulgular elde etmiştir Soyunu kurta dayandıran halklar yalnızca Türkler, Moğollar ve Etrüsklerdir
 
1998 yılında Tekirdağ-İstanbul yolunun 12 kilometresinde yol kenarındaki Harekettepe Tümülüsü'nün bulunduğu Heraion Teichos liman kentinde 2000 yılında başlatılan kazı çalışmaları sürüyor Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı ve Tekirdağ Müzesi'nin birlikte yaptığı kazılar sonucu, zamanının önemli bir liman şehri olan Heraion Teichos'un, bir bölümü ile kuzey kapısı bulundu Ayrıca, o döneme ait nadide figürlü seramikler, bol miktarda tanrıça figürleri ile bronz Trakya sikkeleri de ele geçirildi
Yarımadada 3000 yıl süren köy ekonomisi modeli Avrupa kıtasına yayıldı Avrupa'yı bugüne taşıyan temellerin, binlerce yıl önce Trakya Yarımadası'nda atıldığı belirlendi Trakya'da kısıtlı olanaklarla yürütülen ve bilim çevrelerince -geç kalmış- olarak nitelenen çalışmalar, uygarlık tarihi açısından çok önemli bulguları gün ışığına çıkarıyor
Avrupa ile Asya arasında köprü olan Trakya Yarımadası'nda insan yerleşiminin başlangıcı MÖ 6200 yıllarına dayanıyor Bölgede tarıma dayalı köy ekonomisiyle yaşayan toplulukların Anadolu'dan buraya geldikleri bilinmektedir Trakya'da 3000 yıl süren tarıma dayalı köy ekonomisi modeli, tüm Avrupa kıtasının uygarlık temelini oluşturan sosyo-ekonomik modeldir MÖ 5500'lü yıllardan itibaren söz konusu modelin Avrupa kıtasının bütününe yayılmaya başladığı, 1993 yılında tamamlanan Enez Hocaçeşme kazısı sonucunda bölgedeki ilk tarım toplumunun izi bulunduktan, MÖ 6200'lere ait bu topluluğun yerel koşullara uyum sağlamış ve tarımı sürdüren bir hali de, halen sürdürülen Kırklareli'nin Aşağıpınar bölgesindeki kazılarda ortaya çıkarılmıştır İşte bu bölge Anadolu kültürünün, Avrupa uygarlığının temellerini attığı ve Avrupa kıtasına açıldığı yerdir
Trakya'ya adını veren uygarlığı kuran Traklar'ın yarımada tarihinin en önemli uygarlıklarından biri olduğu, Heredotos, Strabon gibi antikçağ yazarlarının yapıtlarında beyaz tenli, sarışın olarak tanımlanan Traklar'ın, Balkan kökenli oldukları düşünülmektedir
Trak uygarlığının Helenistik dönemin başlarında Yunan kültürü ile karıştığı ve MÖ 1 yüzyılda tarih sahnesinden çekildiği, tüm yarımadaya ad vermeyi başaran Traklar'ın kurdukları şehirlere verdikleri isimlerin bugün de yaşamayı sürdürdüğü bilinmektedir
Tekirdağ'a 18 kilometre mesafede bulunan Karaevlialtı mevkiinde sürdürülen kazılarda -Heraion Teichos- (Hera'nın Surları) adlı Trak şehrinin MÖ 5 yüzyıla ait surları açığa çıkarılmıştır
Türkiye'deki arkeoloji çalışmaları yakın zamana kadar Batı Anadolu, yani Hellen Kültürü merkezliydi Trakya'ya yıllarca barbaristan gözüyle bakılmış, 1936'da Atatürk'ün yönlendirmeleriyle kazılar başlamış, ama o çabalar da İkinci Dünya Savaşı nedeniyle durmuştur Savaş sonrasında askeri yasaklı bölge olarak sınırlandırılmış ve arkeoloji çalışmalarının yapılması bir şekilde engellenmiştir Tabii bu aldırmazlıkta Anadolu'daki geç döneme ait büyük anıtsal mimarilerin Trakya'da olmaması, Efes, Bergama gibi görsel çekiciliği olan yapıların bulunmaması ve Türkiye'deki arkeologların sayısının sınırlılığı da etkili olmustur
Traklar büyük yapılar yapmamışlar Büyük Bergama Sunağı yok ortada Ama, bu onların uygarlık tarihine bir şey katmadıkları anlamına gelmiyor Gerek Anadolu'nun, gerekse Balkanlar'ın kültürel oluşumuna büyük katkıları var
Traklar'ın MÖ 2 binlere inen tarihleri olduğu bilinmektedir Ama Traklar üzerine Avrupa'daki çalışmalar da tam olarak sonuçlanmış değil Anadolu'da ise hemen hemen hiç çalışma yok Son yıllarda biraz da tesadüfen ele geçen buluntular yavaş yavaş Trak tarihi araştırmasına doğru yönlendiriyor Türk arkeologlarınca Traklar'ın MÖ 2000'lerde var olduğu, 1200'lerde ise bir kolunun Anadolu'ya göç ettiği bilinmekte Hatta Frigler de Balkanlar'dan Anadolu'ya gelen bir halk Bu Frigler'in eski adı Brigler'dir Ama bunların MÖ 1200'lerde Anadolu'ya, hatta Orta Anadolu'ya kadar geldikleri bilinmekte de nerelere kadar yayıldıkları ve yerleştikleri çok iyi bilinmemektedir
Bu höyük şeklindeki yerleşim MÖ 3 binlere kadar inen buluntu parçası verdi şimdiye kadar, ama yerleşim tabakalarına inilmesi gerekiyor ki Balkan kökenli halkların Anadolu'da ne zaman yerleştikleri ortaya çıkarılabilsin
Kral Kersepleptes'in mezarı 1998 yılında Tekirdağ-İstanbul yolunun 12 kilometresinde yol kenarındaki Harekettepe Tümülüsü'nde ortaya çıkarıldı Mezar sayesinde Trakya Odyris Krallığı'na ait önemli bir liman sehri olan Heraion Teichos da gün yüzüne çıktı Kral mezarında bulunan, kraliyet çelengi, rahiplik çelengi, elbiseleri ve diğer buluntular ile kafatası ve kemikler üzerindeki incelemeler, tıp tarihi yazarı ve etlendirme uzmanı Prof Dr Ilter Uzel ile Doç Dr Osman Bengi tarafından yapıldı
İpsala'da yaşadığı belirlenen Kral Kersepleptes'in, Makedon baskısı ile Heraion Teichos şehrine yerleştiği ve MÖ 351 yılında Makedon Kralı 2 Philip'in şehri ele geçirmesiyle, bölgenin Makedon egemenliğine girdiği bilinmektedir Kral Kersepleptes savaş sonrası 10 yıl daha yaşamış ve MÖ 341 yılında Harekettepe Tümülüsü'nde bulunulan yere gömülmüştür
Heraion Teichos'da 2000 yılından itibaren yapılan kurtarma neticesinde Akropol Surları'nın bir kısmı ve Kuzey Kapısı ortaya çıkarılmış böylelikle sit alanı genişletilmiştir Kazı çalışmalarından önce yapılan yüzey araştırmaları sonucu, MÖ 4 ve 3 yüzyıllara ait çanak çömlek parçaları bulunmuştur Toplam 218 sikkenin bulunduğu şehirde en ilginç tespit ise, Akropol'de yer alan, Traklar'ın son zamanlarına ait bir kült ve şifa merkezidir.