10 Şubat 2011 Perşembe

Dünyada değerli taş işlemeciliği-dağımız taşımız hazine

Nadir bulunmasının yanısıra işlenmesinin zor olması da fiyatlarının bu kadar yüksek olmasında etkili. Bir taşın değerli olması için güzel olması, parlatılabilir özelliği, cila tutma özelliği, renklerinin güzelliği ve az bulunur olması gerekiyor. Dünyada 200 civarında değerli taş var. Bunların 16--17 ta nesi elmas, pırlanta, yakut, safir gibi tam değerli taşlar. Diğerleri ise yarı değerli taş olarak ifade ediliyor.

Dünyada değerli taş işlemeciliği, ülkelerin ekonomisinikalkındıracak seviyede bir sektör haline ulaşmış. Birçok ülkede bu alanda sayısız işyeri faaliyet gösteriyor. Öyle ki, geçen sene Almanya'nın Frankfurt kentinde düzenlenen bir fuara sadece taş işlemeciliği üzerine çalışan 8 bin kişi katıldı.

Ülkemizde de rakamlarla ifade edilemeyecek kadar çok, tam değerli olmasa bile yarı değerli, taş olmasına rağmen, henüz ayağımızm altmdaki değerlerin farkına varmış değiliz. İşlenmek için tırlar dolusu yabancı ülkelere giden taşları. mızı yurtiçinde sadece birkaç atölyede parmakla sayılacak kadar az insan değerlendirmeye çalışıyor.

Türkiye'deki sayılı taş işlemecilerinden biri olan Erhan Köksal'ın bu işe başlaması da tevafuken olmuş. Avcılığa meraklı olan Erhan Bey, av için dağlarda gezerken dikkatini çeken güzel taşları da topluyormuş. Topladığı bu taşlardan birisini de çok hoşuna gittiği için KapalıÇarşı'da yüzük haline getirtmiş. Bir Almanya seyahati sırasında kendisinin zevk için topladığı taşların aslında büyük bir ekonomik değer taşıdığını ve yurtdışında sektör oluşturduğunu farketmiş. Türkiye'de bol miktarda bulunduğunu bildiği taşları değerlendirmek için yurda döner dönmez taş işlemeciliği için girişimlere başlamış. Şimdi kendi çabalarıyla topladığı taşları atölyesinde işleyerek ekonomimize katkıda bulunmaya çalışı yor. Taşçılığa başlayışını, "Bu taşlar Türkiye'den yurtdışına gemilerle, tırlarla götürülüyor. Almanya ve Amerika başta olmak üzere birçok ülkeye gidiyor. Son senelerde bu işte çok ilerleyen Uzakdoğu'ya da Türkiye'den taş gidiyor. Sonuçta Türkiye'den taşın gitmediği yer yok gibi. Tırlarla gidenler tekrar bize gramla geliyor. Bunu bildiğim için neden kendi ülkemizde bu bir sektör olmasın diye düşündüm ve bu işe girdim" diyerek özetleyen Erhan Bey'in, "Şimdi de kendimi öyle bir kaptırdım ki, başka şey düşünemiyorum. Adeta bunlarla yatıyorum, bunlarla kalkıyorum. Bütün aklım fikrim, nasıl daha güzelini bulabilirim, nasl tanıtabilirim, nasıl hareket ederim, nasıl kesersem daha güzel 0 lur. Hep bunlan düşünüyorum" şeklindeki sözleri de bu işe ne derece gönül verdiğini gözler önüne seriyor.

DAGIMIZ TAŞlMIZ HAZiNE

Erhan Bey'in anlattığına göre Türkiye'de istisnasız tüm vilayetler yarı değerli taşlara sahip. Bir temel kazısı sırasında bile sayısız taşa rastlamak mümkün. Çakmaktaşı, eskiden harman yapılan döğenlerin altına takıldığı için de döğen taşı denilen taşların bir çoğu aslında bu gruba giriyor. Fakat taş parçası deyip üzerine basıp geçtiğimiz bu tabiat şaheserıerinin içinde barındırdıkları güzellikleri görmek için taşın yarı!ıp işlenmesi gerekiyor. Hammaddeyken, kaya halindeyken hiçbir değer ifade etmeyen taşların işlenmesi ise son derece zor. Elmas testerelerle kesilen taşlar basit işlemlerle parlatılıyor. Taşlarıdilim dilim kesen makinelerin fiyatları 1,5-2 milyon dolar arasında değişiyor. Çalışan bir makinenin bir günde yıprattığı testerelerin fiyatı ise 26 milyon lira.

"Türkiye'de nereye gittiysem bu taşlardan buldum" diyen Erhan Bey, araştırma yaparken arazide genellikle taşın nerede olduğunu bildiğini söyleyerek şunları ekliyor: "O bölgeyi tanıyan insanlara bu taşlann nerede olduğunu soruyoruz. Genellikle o yörenin yaşlı insanlan bunlan iyi biliyor. Döğen (çakmak) taşı diye sorduğumuzda yerini gösteriyorlar. Bir taksiyle gidiyorum. O gün 50 kilo, 100 kilo topluyorum, kamp kuruyorum. Ertesi gün bir 50 kilo 100 kilo daha topluyorum. Arabam 350-400 kilo taş alıyor. Kesinlikle kazı yapmıyorum. Bütün taşlan yer yüzünden topluyorum. Daha önce korkumdan tonlarla topladım. 70-80 ton kadar taş depoladım. Keşke almasaydım. Çünkü bu konuda Türkiye bakir. Her istenildiği zaman bulunabilir. Depolamaya gerek yok. "

TAŞıN DEGERI, GÖNLÜNDE UYANDıRDlGI HISTIR

Gönlünü taşlara kaptıran Erhan Bey, değerli taş kavramını da çok değişik yorumluyor. Ona göre yarı değerli, tam değerli ayrımı doğru değiL. Tam değerli olarak bilinen ve yüksek meblağlar ödenerek alınan bir pırlantanın aynısı bir başka kuyumcudan tekrar alınabilir. Fakat, kesildiğinde harikulade şekiller ortaya koyan bir çakmak taşının aynını bulmak ise imkansızdır. O yüzden de "Bu taşlar çok bulunuyor ama çok bulunanlann içinden az bulunanı seçmek önemli olan. Fakat yan değerli, tam değerli bunun kıstası ne, o da belli değiL. Taş olan ağaçlar var. Üniversitedeki hocalanmızın söylediğine göre bu ağaçlar 3 ile 300 milyon sene içerisinde taşlaşıyorlar. Tabii afetlerde, zelzelelerde, volkanik hareketlerde yerin altında kalmış. Sonra bulunduğu bölgedeki mineralleri özüne damla damla çeke çeke milyonlarca sene içerisinde taşlaşmış. Bana göre bunlar çok değerli taşlar" diyor Erhan Bey.

ALINTI:AKSİYON DERGİSİ